Irak’ın kuzeyinde esrarengiz toplantı: ‘Zamanlama manidar’
Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Neçirvan Barzani ile ile IŞİD’e Karşı Uluslararası Koalisyon’un Irak ve Suriye Komutanı Kevin Leahy geçen günlerde bir araya geldi. Görüşme ardından yapılan açıklamaya göre Barzani ve Kevin Leahy, IŞİD’in Irak ve Suriye’de halka ciddi bir tehdit olduğu ve bölgenin barış ve güvenliğini tehdit ettiği konusunda her iki tarafın da IŞİD’e Karşı Uluslararası Koalisyon’un önemini ve gerekliliğini vurguladığı bildirildi.
Hürriyet gazetesi yazarı Fatih Çekirge ise görüşmenin yapıldığı zamana dikkat çekerek, “Türkiye ile Irak’ın “Askeri, Güvenlik İşbirliği ile Terörle Mücadele Zaptı”nı imzaladığı günlerde; Irak’ın kuzeyinde bir başka toplantı yapılıyor” dedi.
Fatih Çekirge’nin yazısı şöyle:
“Askeri ve sivil heyetler karşı karşıya oturmuşlar.
Ve baş koltuklarda iki isim…
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Neçirvan Barzani…
Ve DEAŞ’a karşı Uluslararası Koalisyon’un Irak ve Suriye Komutanı Albay Kevin Leahy…
Irak’ın kuzeyindeki esrarengiz toplantı
Şaşırtıcı değil mi?
Türkiye bölgede teröre karşı Irak hükümetiyle askeri işbirliği anlaşması imzalıyor.
Ama müttefiki ABD’nin komutanı, bölgesel yönetimin başkanı ile ayrı bir “işbirliği” toplantısı yapıyor.
Peki bu durumu nasıl yorumlayacağız?
Barzani’nin görüşmeden sonra koalisyon güçlerini överek yaptığı şu açıklamaya ne demeli?
“Kürdistan bölgesi, peşmerge güçlerini birleştirmeye ve reformları gerçekleştirmeye kararlıdır.”
Bu gelişmeyi en basit şekilde şöyle yorumlayabilirim:
“Türkiye ile Irak’ın imzaladığı anlaşmaya karşı ABD ‘buradayım’ demektedir.”
Dahası peşmerge güçlerinin birleştirilmesi gibi bir konu da gündemdedir…
Acaba hangi peşmerge güçleri birleştirilecek?
ABD “Buradayım” diyor, ama kim için burada diye sorulduğunda bambaşka kapılar açılıyor.
Açık olan şudur ki;
Irak, PKK’yı ilk kez “yasaklı örgüt” olarak tanımlamıştır.
Bu karar 40 yıl sonra gerçekleşen diplomatik bir başarıdır.
Türkiye ile Irak’ın askeri işbirliğindeki en önemli hedef elbette ki PKK/YPG ve DEAŞ olacaktır.
Mesele de işte burada başlıyor.
ABD’li komutanın Barzani ile buluşmasının ötesinde;
Süleymaniye üzerinden Irak ile Suriye’nin kuzeyinde bir terör örgütü koridoru oluşturma gayretlerini zaten biliyoruz.
TALABANİ’NİN PKK/YPG İŞBİRLİĞİ
Bu noktada Bafel Talabani’nin açık gayretleri ortadadır.
KYB’de ipleri tek başına eline alan Bafel, Irak’ın Süleymaniye vilayeti ile Suriye’deki PKK/YPG kadroları arasında bir terör koridoru oluşturmayı hedeflemiştir. Bu koridor vasıtası ile KYB’nin Suriye’deki PKK/YPG kadroları ile eklemlenmesi amaçlanmıştır. Ve bu amaç Amerika Birleşik Devletleri tarafından desteklenmiştir.
Yani “peşmergelerin birleştirilmesi” sözünü böyle anlayacağız.
Biraz hafızamızı tazelersek;
Bafel Talabani, Aralık 2022’de Suriye’nin kuzeyine giderek terör örgütü PKK/YPG elebaşlarından Mazlum Kobani ile görüşmüş ve bu görüşmeye ABD’li Tümgeneral Matthew Mc Farlane de katılmıştır.
15 Mart 2023’te Duhok’ta düşen iki helikopteri de hatırlarsak; İKYB yetkililerinin düşen helikopterin içinde PKK/YPG militanlarının olduğunu açıklaması Irak ve Suriye arasındaki hava koridorunu da ortaya çıkartmıştır.
Geçmişten süzdüğümüz bu bilgilerin ışığında bugüne dönersek…
Türkiye ile Irak bölgede teröre karşı işbirliğine başlarken;
ABD’nin Talabani’den sonra Barzani ile temas etmesinin ne anlama geldiği daha iyi anlaşılacaktır.
Belli ki “peşmerge güçlerinin birleştirilmesi” böyle bir projedir.
Buna PKK/YPG de eklemlenecek midir?
Bütün bunları Türkiye’nin Suriye ile de normalleşme politikasına bağlarsak, şöyle bir yorum aşırı olmayacaktır:
-Türkiye, Irak ve Suriye’nin kuzeyinde ülke yönetimleriyle teröre karşı ortak bir zemin oluşturmayı hedefliyor. İlk planda Irak’la sağlandı. Suriye ile de sağlanırsa; bölgede PKK/YPG ve DEAŞ’a karşı çok ciddi bir güçbirliği oluşacaktır.
İşte ABD bu güce karşı Suriye’nin kuzeyinde PKK/YPG bölgesini;
Irak’ın kuzeyinde de KYB desteğindeki PKK/YPG oluşumunu korumak için harekete geçmiştir.
Barzani ile yapılan toplantının derinlerinde yatan gerçek budur.
Irak merkezi hükümetinden Ankara’ya yansıyan bilgilere göre;
Irak yönetimi, ABD varlığından hoşnut değildir.
Suriye merkezi hükümeti de öyle.
Buna karşılık ABD, bölgesel güçlerle işbirliğini artırmak yolunda adımlar atmaktadır.
O zaman yine aynı soruya geliyoruz:
Bir NATO müttefiki olarak ABD, Türkiye’nin çıkarları doğrultusunda yaptığı anlaşmalara karşı önlem mi alıyor?
Eğer böyleyse bu durum müttefiklik çerçevesi içinde nasıl açıklanacaktır?
ABD’nin Kuzey Irak ve Suriye’nin kuzeyindeki faaliyetleri önümüzdeki dönemde gündemin ilk sıralarına adaydır.
Tabii dün alevlenen Lübnan üzerindeki İsrail-Hamas hava savaşının bölgeye olan etkisine de bakacağız.
İzlemeye devam.”